Salı, Haziran 06, 2006

ger! - çek!

gerçekle başım dertte ne yapsam bilmiyorum.
tüm bu hayat dediğimiz yuvarlanışın içinde "gerçek"le giderek her geçen gün daha az barışık bir eğilim çiziyorum. her yıl biraz daha olgunlaşıp adam olmam gerekirken kendimi en sonunda beş yaşındaki halimle bulmaktan korkuyorum. bi terslik var bu işte.

geçenlerde klinik psikolog bir arkadaşım bi vakadan bahsediyordu:
trajik bir aile yaşantısı sonunda ki bu aile yaşantısı gazetelerin üçüncü sayfalarına yaraşır,
bir abla ve kardeş babalarının kendilerine layık gördüğü karanlık bir odada yaşarlar, abla obsesyonları nedeniyle işinden olmuştur. temizlik obsesyonunu su kullanımına izin vermeyen babası nedeniyle deterjanla doğrudan temas halinde gidermeye çalışır. giysilerini, ellerini doğrudan deterjana yatırır.

" derisi pul pul olmuş. üzerinden ağır bir detarjan kokusu geliyor ama temizliği çağrıştırmıyor bu koku, leş gibi bir deterjan kokusu..."

elektrikleri de kesiyormuş akşam baba, akşam olduğunda öylece oturuyorlarmış abla kardeş.
erkek kardeşte karanlığın içinde kendine bi dünya kurmuş, bir sevgilisi varmış orda, mutlu olacağı bi dünya için ne gerekiyorsa.

" gerçek olmadığını biliyor ama 'orda mutluyum' dedi" ,

" ' siz ne yapardınız, gerçek dediğiniz şeyle mutlu değilim, mutlu olmak değilmidir amacımız, orda kendimi normal hissediyorum. çöplük olmadığımı, yaşadığımı....' dedi"

bi sessizlik çöktü arkadaşımla aramıza, öyle baktık birbirimize .

Perşembe, Haziran 01, 2006

dünyayı kurtarmak isteyen miskin adamın şarkısı

bütün dünyayı kurtarmak istiyorum.
kurtaramamanın nedeni; tembelliğim ve miskinliğim olsa gerek diye düşünüyorum. silkiniyorum silkiniyorum miskinliğimden kurtulamıyorum.
dünya kurtulamıyor.
hergece suçluluk duygusundan ölüp sabaha diriliyorum.