Cuma, Mart 23, 2007

dil dilim dilimimiz

bazen konuşmamak en iyisi ama malesef çözüm değil.
kavramlar, kelimelerin zihnimizdeki anlamları o kadar farklı ki bir kelimenin beni götürdüğü yer ... ağzımdan çıktığı anda diğerini götürdüğü yer, arasında sonsuz varyasyon anlaşılmayı bu kadar imkansız kılmasına rağmen yinede anlaşabiliyo olmamız bir mucize gibi. ki bu durumda antik dönem nihilistlerine selam ederim.
gösteren ve gösterilenler zinciri arasındaki bilinemezlik ilk defa benim dikkatimi çekiyor değil elbette saussure daha önce, çok çook önce dem vurmuş bu imkansızlıklar arasındaki imkandan. birbirimize en ulaşabildiğimiz yer burası kelimelerle kurduğumuz yalan yanlış dünya.
zaman ve mekandaki bağımsızlığımızla beraber dile daha bağımlı bir hale geldik. bu yüzden onu daha stabil hale getirmek için uğraşımız daha standart, daha herkes tarafından anlaşılır hale getirmek, ama işte sözcükler de kendi hürriyetleri için savaşıyorlar ve hep daha uzak bir yeri tarif ediyorlar.
geçenlerde otobüs durağında, beklemek için yerleştirilmiş taburelerden birinin altında gençlik yıllarını yaşayan bir kedi günlük kişisel bakımını gerçekleştirip tüylerini yalıyordu, henüz 3 yaşlarında bir ufaklık annesinin elelrinden kurtulup benim bacaklarımın hemen yanında yere çöküp seslendi:
- kediii kediiii kediiiiii !!!
- henüz ismini bilmiyor ama o .
- (sessizlik) .......... kediii... kediiiiiii....