Perşembe, Aralık 25, 2014

...

tüm yaptığımız okyanusa varma rüyasıyla çölde bir yolculuk... daha az heroic, daha çok yalnız.
yabancılar, sığındıklarımız, kaçtıklarımız, bulduklarımız, buluştuklarımız, kaybettiklerimiz, vahalarımız ve okyanus hayalimiz var fırtınalı kumların içinde. mutlaka birini öldürdük, mutlaka biri öldü, mutlaka birileri anlar gibi oldu, mutlaka anlaşılamadık, ay da güneş de ardısıra doğdu battı.
 


Çarşamba, Kasım 26, 2014

Yamuk Bakmak*'tan geliyorum...

Richard II**
..........
Bushy: Elemin her cevherinin yirmi gölgesi vardır elemin kendisi değildir hiçbiri, ama öyle sanılır. Kör eden gözyaşlarıyla buğulanınca hüznün gözü bir sürü nesneye böler bütün olanı, düzgün bakınca karmaşadan başka bir şey görünmeyen; ama yamuk bakınca biçimi ayrıştırılabilen perspektifler gibi. 
O yüzden haşmetmeap lordunuzun kaybına yamuk bakmak ağlanacak öyle elem şekilleri bulur ki kendisinden fazladır ama olduğu gibi bakarsanız, olmayan bir şeyin gölgelerinden ibarettir. Öyleyse üç kez kutsanmış kraliçem lordunuzun kaybından fazlasına ağlamayın; görülmez daha fazlası görülse bile hüznün sahte gözüyledir, ki hakiki olan yerine, hayallerin ardından ağıt yakar.

Kraliçe: Öyledir belki, ama ruhumun derinleri aksine inandırıyor beni; nasıl olursa olsun üzülmemek elimde değil, üzüntü çöker üstüme tıpkı düşündüğüm hiçbir şeyi düşünmesem bile hiçbir şeyin üstüme çöküp küçük, zayıf düşürdüğü gibi.

Bushy: Kendinizi aldatmak bu leydim, başka bir şey değil.

Kraliçe: Tabii öyle, aldanış da elemin atalarından gelir; benimki öyle değil, çünkü benim elemim hiçbir şeyden çıkmadı ne de yasını tuttuğum hiçbir şeyden, bir şey elimde olan tek şey geride kalandır, ama nedir, daha bilinmez; adlandıramadığım bu isimsiz yeistir bildiğim şey.


* S. Zizek
** W. Shakespeare