Pazartesi, Ekim 07, 2013

İçimizdeki tarifsiz acıların ettikleri volume 1

İçimde tarifini yapamadığım bir acı var, hayır yeni bişi değil hep vardı, ve bu acı bu tanımlayamadığım her ne sikim olduğunu bilmediğim, tahminlerimin sığ kaldığı acı beni hep kendinden daha büyük bir acıyı yaratmaya dönük hayat deneyimlerine doğru cesaretsizce ama emin adımlarla sürüklüyor.
hay binmilyon kunduz! bir çığlıkla içimden dışarı çıkıp siktirolup gitmesini istiyorum.

Perşembe, Mayıs 02, 2013

Children's Story

Sigaraya başlamadım, beklediğim gibi depresyona girdim, beklediğim gibi depresyondan çıktım. beklemek üzerine çok düşündüm, beklemek... hayatta pek çok şeyi henüz pek çok şey hakkında hiçbirşey bilmediğimiz zamanlarda yaşadığımız tecrübelerle yeniden ve yeniden yaşadığımızı yeniden farkettim. mesela beklemek, tek başına geçirdiğim çocukluğumdan annem gelene kadar hayal kurularak geçen bir zaman dilimi, mesela mutluluk büyük bir nestle çikolata ile gelen annem, ya da koluna girdiğim babamla yaptığımız bir yürüyüş. duygu dediğin şey bilgi gibi büyümüyor. orada, yani hiç bir şey bilmezken nasıl yaşanmışsa nasıl korkulmuş, nasıl sevinilmiş nasıl heyecanlanılmışsa, öyle kalıveriyor.

belki tam da bu yüzden birini sevdiğinizde aslında onun çocukluğunu seviyorsunuz, çocukluk halini. üzerine inşa edilmiş olan ne olursa olsun. kendi çocukluğumuzun ebeveynleri olarak büyürken, aradığımız da çocukluğumuza iyi bir baba ve anne olacak başka bir çocuk. kendisine büyüttüğü ebeveyn sizin çocukluğunuza da iyi ebeveynlik yapar mı ki? die, sizinle oynar mı? sizi korur mu? sizi sever mi? sizin mutlu bir çocuk olmanızı dert eder mi? ...

tom waits'den bir çocuk masalı ...

Perşembe, Şubat 21, 2013

baba ve kızı

bi gerçek babam vardı benim bir de hayalini kurduğum baba, sevgililerim de böyle oldu hep bi hayalini kurduğum sevgililerim bir de gerçek sevgililerim; "ne kadınlar sevdim aslında yoktular"ın bir versiyonu gibi görünüyor. her sevdiğimde sevdiğim gerçekte olandan çok olmasını istediklerim oldu, olmuş.

insan babasını sevmekten kolay kolay vazgeçemiyor, çocukken attığım tripler vardı bu şekilde ama yetişkinlikte sökmüyor. biliyorsun ki, bu adamla kurmuş olduğun ve sana sorulmayan o bağ seni hep biraz zaaflı yapacak, sen hep çok sevip çok hayal kırıklığı yaşayacaksın. tamam. burada üstesinden gelemeyeceğimiz evrimsel, bio-kimyasal ne bileyim kültürel zilyon tane zıkkım var. ben babamla öykülerime baktığımda yapmadıklarından çok, beni bir köpeğin ısırmasından kurtarışını, gece yarısı eve gelirken dondurma alıp beni uyandırışını, milliyet çocuk, hürriyet çocuk gibi zibil tane dergiyi tek seferde kaç para bunlar demeden alışını, spor yapacağız diye eşofmanlarımızı giyip yürüyüş yapışımızı, sahilde koşmaya çalışışımızı, bana çarpacak diye genç bi çocukla kavga edip dayak yiyişini hatırlıyorum ama bi o kadar da yapmayışları var onlarla ne yapacağım. onlar bana ne yaptılar, bi de o var.

aslında seven ama göstermeyen babalar kuşağının beceriksiz babası babam, hayatın şanslı tarafında doğmamış doğmadığından olsa gerek gerçekte şansı olan şeyleri o kişiler için şansızlığa çevirirken tüm şans oyunlarında da şansını yine şanssızlık olarak denemiş. bunca yıldır oynanıp kazanılamayan şans oyunlarının ağırlığı var üzerinde babamın.

ben de seni seviyorum baba...