Cuma, Şubat 13, 2009

can sıkıntısı ve portakal kabuğu

canım sıkılıyor. amaan ilk defa mı oluyor diyeceksiniz doğru son olmadığı da kesin. insanlarla hayvanlar arasındaki farklardan biri de budur hayvanların canı sıkılmaz, sinirlenirler, saldırırlar ama canları sıkılmaz. bence güzel bişi bu yani sıkılacağımıza saldırsaydık birbirimize gerçi bunun da yapılmadığını söyleyemiyoruz ama... ne diyordum ... sıkılıyorum... sıkılmak içe dönük bişi, içe doğru şiddet, bir süre sonra dışa dönmekten başka çaresi kalmıyor olabilir bu durumun. seri katillik müessesesinin doğuşunu buralarda bulabiliriz. evet. ne diyorduk.. sıkılıyorum... ne olacak bu durumun sonu gibi bir sıkıntı, toplam sıkıntısı, toplama sıkıntısı.

hani denizde böyle sırt üstü uzanıp hareketsizce durursun deniz hafif hafif hareket ettirir seni sağa sola nereye olursa , derin derin nefes alırken bi dengen bozuluvericekmiş gibi olur sonra yine düzelir. gözlerin gökyüzündeyken bu esna, su yolunu buldurur sana. sen herşey aynı olmaya devam ediyormuş gibi gökyüzünü seyredersin sonra birden saati gelir. ayaklarını güvenle denizin dibine doğru salladığında gözlerin gökyüzüyle teması kesip denize, denizin içindekine, dışındakine baktığında neredeymişiz sorusuna uzak-yakın bir cevap bulunabilir ama huzursuzluk da başlar. karadan ne kadar uzaktayım?