Çarşamba, Mart 29, 2006

süngerlere dairdir...

"iki kere intihar fikri. ikincisinde, hala denize bakarken, şakaklarımda ürkütücü bir yanık hissi. insanın kendini nasıl öldürdüğünü şimdi anlıyorum. yine sohbet, laf çok ama söylenen az. karanlıkta yukarı güverteye tırmanıyor, çalışmamla ilgili bazı kararlar verdikten sonra günü deniz, ay ve yıldızların karşısında bitiriyorum. su yüzeyi hafiften ışıltılı ama derindeki karanlığı hissediyorsunuz. işte deniz bu ve ben bunun için denizi seviyorum! yaşama çağrı, ölüme davetiye."
a. camus

zor becerir insan hem sahici, hem dalgacı hem de dokunaklı olmayı. doğrumudur bilmem ama camus'da en az bir jules verne, bir kaç çizgi roman ve -işte bundan hiç emin değilim- kemalettin tuğcu okumuştur diyorum ben kendi kendime. seni bilmem camuscum ama bendeniz okudum, üçüne de bulaştım.
nerde çöpe atılmış bir bulaşık süngeri görsem içim parçalanır sen onca bulaşıkla cebelleş bulaş dur sana kalan birmilyoncuk bakteriyle bir çöpte sonlanıver. olacak iş mi. işte bana bulaşık süngerlerini düşündürten çizgi romanlardır, bulaşık süngerlerinin hayatına içlenmemi sağlayansa kesin kemalattin tuğcudur, jules verne napıyor peki o da çöpe eğilip bulaşık süngerini mıncıklamamı sağlıyor. peki sınavdan kaç alıyorum? otur sıfır!

Hiç yorum yok: