Perşembe, Nisan 20, 2006

havadan sudan

yağamayan yağmurun iç sıkıntısı var bugün havada.
ne çok şey düşündüm yazarım çizerim diye gel gör ki yine unuttum. bi unutmasaydım ben bu otobüs duraklarında, minibüslerde düşündüklerimi bugün burada sizlere değil dünya edebiyat takipçilerine yazıyor olurdum ulan. kayacım brüüst dediğini duyar gibiyim, ama duymamazlıktan geliyorum.
ne ise müslüm gürses albüm yapmış ya, dün bir kaç yerde rastgeldim müslüm abimize. alsancakta, konakta "noluyo yau müslüm baba" dedim "birini mi arıyorsun"? "arayan" dedi "mevlasınıda bulur belasını da." ve imalı imalı baktı ne demek istediği hakkında hala düşünüyorum. lan yoksaa!
demem o ki, benim bu adamı sevmeye başlamamın tarihini ubik iyi bilir, mersin'de bi gece vakti uyanıp televizyonu açtığımda trt 1'de bir konserini izlemiştim öyle takıldım, giderek keyif aldım. en son konseri izleyenlerle beraber bis için alkış tutuyordum. sonra dolapta bir iki miller vardı onlarla beraber the cure dinlemeye devam ettim watching me fall derken robert (enseye tokatız) "aha!" dedim "işte bu!". müslüm ile the cure arasındaki ilişki gün gibi meydandaydı ikiside canımı yakıyor ama yakmıyormuş gibi yapıyordu. devasını arayan belasını bulur gibiydi ikiside ama emin değilim bu cümleden belki biraz daha düşünülmeli. "hah!" işte o zaman hatırlar mısınız ubikcim sizinle bu görüşlerimi paylaşmıştım. o gün ne içtim be arkadaş, bir başıma mersinin hamam böceği imalatı yapan nemli sıcağında. hahaha dediğinizi duyar gibiyim içtim olm 3 tane filan alla alla!
bugünlerde tekrar tekrar karşılaşıyorum işte müslüm gürses'le "neden seviyom lan ben bu adam" diyorum. öyle doğrudan ki bu adam, sanki silahsız gibi. mesela ibo'yu düşünün (sana demiyom tatlıses olanına) adam bütün cahilliğini, kabalığını, bilmezliğini siper almiş kendine bundan utanmıyor ve silah gibi taşıyor üstünde. daha da bi abartılı konuşuyor daha kaba oluyor. ama müslüm baba öyle mi ya, değil. adamın üstünde bi utangaçlık var yanlış yapmaktan korkar bi hal, her lafının sonunda etrafına bir bakıyor onay istiyor tamam baba yanlış söylemedin desinler istiyor o bakış. şimdi aynı sahnede ibo ile murathan mungan'ı bi daha düşünün tüm cahilliğiyle sidik yarıştıracaktır ibo. urfada oxford vardı da diyecektir, oxford olmamasına üzüldüğünden değil kendi varoluşuna en ufak bir eleştiri kabul etmediğinden.
"efendime söyleyeyim" diye başlıyor "deymi yau" die bitiyor sözünü müslüm baba. utangaçlığı, söz söylemeyi bilmezliğini devşirmeden doğrudan yaşıyor.
bir müslüm baba gülüşüyle bitirmek isterim bugünkü havadan sudan raporumu, ama yazı dilinde bi efekt yapamadım ben bu gülüşe bi el atın.

Hiç yorum yok: