Pazar, Nisan 08, 2007

hachidan

yamato ensemble dinliyorum parçamızın ismi hachidan kimbilir ne demek japonca ama iyi bişi demek değilmiş gibi geliyo bana. fuji'nin tepelerinde kaybolmuş bir adamdan bahsediyor olabilir... kurosawa filmlerinden bildiğimiz kıyafetleriyle düşe kalka, kara bata çıka, sislerin arasından can hıraş yürüyen bi adam canlanıyor gözümde zaten hava soğuk bunun kafasının yarısı saçsız haliyle üşüyor bere filan yok. tabi bozar japon'u, o kıyafetlerle yürümek desen hayli zorlu iş...
şimdi bu japon öyküye biraz orhan gencebay sosu bulamak istiyorum. fujiden iniyor adam sevdalısına doğru, harcamış kılıcıyla bi sürü namussuzu ( na-mu su-zu) hanım da yeşil çay yapmış bekliyor samurayını fakat hanım kızımızla savaşa gitmeden evvel yaşadıkları "bırak bu işleri, evinin samur-ayı ol" cağrısına "memleket sevdası"nın bir başka oluşunu açıklama yoluyla tersleyen kahramanımız şimdi fuji'den aşağı inerken "ya evde yoksan" gerginliği yaşamaktadır soğuk kıyafetler ve alnın açıkta kalan kısmının verdiği gerginliğin üstüne.

çok acıklı bi parça üzülüyorum ben bunu dinlerken hatta üzüleyim diye dinliyorum çoğu zaman.

ya evde yoksan, ya gelirse, ya ararsa, ya yazarsa, ya gitmişse, ya yoksa, ya hiç olmamışsa ... adamımızı hiç fuji'ye çıkarmadan verelim bu olasılık "ünlem"lerini yine oturup bu parçayı, neyse o çaldıkları yaylı alet, şimdi adını da bilmiyorum ama kanunla sitar biraz da arp sentezi o aletin her bir telini aynı bu şekil tek tek çeker. hayattan olasılık cümlelerini kaldıralım, sayısal lotodan medet umanlara "i'm de sorry so sorry" demek istiyorum pişkince, evet tüm ilişkiler deterministik olsun ve fakat laboratuar koşullarındaki gibi gerçekleşsin a uyarını b ye her koşulda ve durumda neden olsun bu kadar kafa karışmasın olasılık belirtilmesin, kombinasyonları matematik müfredatından kaldıralım 2 kere 2 sadece dört edebilsin adamda evine gittiğinde sıcak yeşil çayını içsin.

bulsam bi yerden koyacaktım linkini mamafih bulamadım.

1 yorum:

Balıkçı Demet dedi ki...

O kadar güzel yazmışsınız ki.
Hiç olmamışlar gibi bazen. Bütün inandığımız şeyleri bir anda yıkabileceğimizi biliyorken hala inanmaya devam etmemize hayat deniyor olabilir belki. Belki yokolucaksınız ama ben sizi seviyorum. Sulu gözlerimi oğusturup elimi pantolonunuza siliyorum. Yeşil çayı hiç sevmem ama sizi seviyorum. Amınıza koyyim.